*Ekmek bizde kutsaldır. Ekmek başımızın tacıdır. Bize göre hayat,
bir “ekmek kavgası”dır. Hayat
mücadelesi “ekmeğini taştan çıkarmak ve aslanın ağzındaki ekmek” ile ifade
edilir. Ekmek mücadelesi ise mukaddestir. Ekmeğimiz ile oynanması kişisel
olarak kavga ve savaş sebebidir. Bizde çok yemek yiyip, ailesine ve çevresine
faydası olmayan insan “ekmek düşmanı"dır". Bizim
köyümüzde başkalarına yedirmeyi ve ikramı seven kimse “ekmeğine düşman”dır.Ekmek
sofralarımızın olmazsa olmazıdır. Ekmek yoksa en mükellef sofralar bile eksiktir. Her ne kadar en
çok ekmek ziyan eden ve çöpe atan ülkelerden biri olsak da ekmek bizim
toplumumuzda kutsaldır.
*Ekmekle ye! komutu beynimize çocukluğumuzda bize annelerimiz tarafından
adeta çakıldı. Sanki ekmek ile yenmeyen şey ziyan oluyor boşa gidiyor gibi
lanse edildi. Ekmek yemezsen doymazsın denildi. Bir lokma ekmek bir lokma yemek
tavsiye edildi. Sırf bu yüzden birçok insan makarnayı, pilavı bile neredeyse
ekmek ile yiyor. Bu yüzden bir çoğumuz ekmek bağımlısı olduk. Kıtlık zamanlarından
toplumsal hafızamıza çakılmış olan bu durum artık toplumsal beslenme kültürü
halini almıştır. Artık günümüz yaşam şekli ve koşulları altında ekmekle
beslenme alışkanlığımızı azaltmamız hatta bitirmemiz gerekiyor. Yoksa belli bir
yaşa gelip de şeker hastalığı, kalp , tansiyon ..vs. sebeplerle insanlar diyet
ile yüzleşmek zorunda kalınca kaçınılmaz olarak ekmek ile vedalaşmak
zorunluluğu söz konusu oluyor. Hayatımızın ilerleyen yıllarında bir çoğumuz
için çok zor olan bu durum ile yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Dahiliye doktorumuz
artık kolesterol, şeker ve kilolarımızdan dolayı artık ekmeği bırakmamız
gerektiğini söylüyor. Bu durum ile yüzleşen insanlar bilir. Ekmeği bırakmak
hakikaten çok zordur. Zenginimiz de fakirimiz
de, çok tüketiyoruz bu ekmeği. Gereğinden çok fazla tüketiyoruz maalesef. Bir
tv programında zamanımızın ünlü zengin ailelerinden Sabancı holdingin kurucusu
rahmetli Sakıp beyi dinliyordum. Kendisinin hastalığı ile ilgili bir sorudan
sonra tüm sempatikliği, babacanlığı ve
Kayseri şivesi ile" doktorum artık ekmek yememem gerektiğini söyledi. Ama
ben ekmek yemezsem doymaaaam." demişti. Hiç unutmam bunu. Bu alışkanlık
tamamen annelerimizin bizi yetiştirme seklinden geliyor. Ekmekle ye! Ekmek
yemezsen doymazsın sözü beynimize çakılmıştır nerdeyse. Bu yüzden çocuğumuza
her lokmasında ekmek yemesini sakın aşılamayın. Hatta ekmeğe alıştırmayın. Onun
için en sağlıklı yeme alışkanlıklarından birini kazandırmış olursunuz.
Ekmek Ve Yemek
İsrafında Şampiyonuz! Artık
Bedava Yemek Kültürü Bitmeli!
Yukarıda çok yemek ve ekmek tüketiminin bir de israf boyutu
var. Güya toplum olarak ekmeğe çok değer verdiğimiz halde, ekmeği çok kutsal gördüğümüz
halde, yine en çok ekmek ve yemek israfı yine bizim toplumumuzda yapılıyor. Her
gün ülkemizde binlerce ekmek ve tonlarca yemek çöpe dökülüyor. Çünkü her zaman yiyebileceğimizden
daha fazla ekmek alıyor, yiyebileceğimizden daha fazla yemek üretiyor, yiyebileceğimizden
daha fazla ekmek satın alıyoruz. Bir diğer nokta ise, bizim kültürümüzde iş yerlerinde
yemek ücretsizdir. Yemek ücretsiz olduğu için, insanlar olarak, genellikle yiyebileceklerinden
daha fazlasını alırlar. Yiyemediklerinin fazlasını ise çöpe dökerler. Vicdanlarını
rahatlatmak isteyen insanlar ise, aldıklarının hepsini tüketmeye çalışırken, aldıkları
fazla kaloriden dolayı kilo alırlar. İster istemez bizdeki bu durumu Avrupalılar
ile karşılaştıracağım. Avrupa'daki şirketlerde veya iş yerlerinde bedava yemek diye
bir şey yoktur. Herkes indirimli olarak, bir firmanın işlettiği kafeteryada satılan
yemekleri veya yiyecekleri kendi ceplerinden cüz-i bir miktar vererek satın almak
zorundadırlar. Yada isteyen kişiler iş yerinde yemek için kendi evlerinden sandviç
veya yemek getirirler. Kafeteryada yiyenler, yiyecekleri kendi ceplerinden para
harcayarak satın aldıkları için, yemeyeceği yemeği satın almazlar. Dolayısıyla,
Avrupa'da bize göre daha az yemek ve ekmek israfı yapıyorlar. Avrupa'da insanlar
zaten yemek yemeğe bizim kadar önem vermiyorlar. Çoğu zaman yemek olayını sağlıklı
bir şekilde geçiştiriyorlar. Ancak haftada bir kaç defa aileleri ve arkadaşları
ile dışarıya çıkıp, güzel restoranlarda buluşup, toplanıp yemek yiyorlar. İnsanlar
yemekten ziyade gezmeye tozmaya, bilime, kültüre, sanatsal faaliyetlere para harcayıp
kafa yoruyorlar. Biz ise karnımızı güzelce doyurduktan hemen sonra, bir sonraki
öğünde ne yiyeceğimizi düşünüyoruz.
*Nevzat Keleş-“Nasıl Çocuk Yetiştirilmez” Kitabından