Yazaaneye Kaydol

Yazaanede Olan Bitenden Haberdar Ol:

Delivered by FeedBurner

Subscribe to Nevzatın Yazaanesi by Email

20 Şubat 2018 Salı

Hayatta Hep Akan Şeritte Olmaya Çalışma Felsefesi

Hayatta Hep Akan Şeritte Olmaya Çalışma Felsefesi

Bir yakınım, başarılı bir işadamı olan patronunun otomobili ile birlikte seyahat ederken, arabayı kullanan patronunun önündeki tüm araçları bir bir sollamaya çalıştığını fark etmiş. Bu hareketten ve sonu gelmeyen bu sollama mücadelesinden dolayı tedirgin olan yakınımın endişesini fark eden patronu, ona açıklama yapma ihtiyacı hissederek; "Bak, benim hem trafikte hem de ticari hayattaki prensibim, önümdekileri sollayıp geçmektir. Eğer bulunduğum pozisyonda kalırsam, kayıptayım demektir. Bu hem ticarette, hem kişisel hayatta hem de trafikte böyledir." diyerek yaşam felsefesini açıklamış.  Böylece, sevgili yakınımın patronu yanındaki çalışanına hiç unutamayacağı çok etkili bir hayat dersi vermişti. Bu felsefe ticari hayatta ve bireysel hayatta kuşkusuz doğruydu. İnsanın olduğu yerde kalması demek, aslında o insanın kayıpta olması demekti. Yerinde saymak aslında gerilemek demekti. Tıpkı bisiklet pedalını çevirmeyi durdurduğumuzda düştüğümüz gibi, ticari işletmelerin yerinde sayması aslında gerilemek demekti. Dünya olanca hızla değişmekte ve gelişmekte, bu değişim de olağanüstü bir rekabet ve yarış ortamı yaratıyordu. Bu baş döndüren hızla değişen ve gelişen dünyada hem bireysel hem de ticari olarak olduğumuz noktada kalmamız aslında gerilemek anlamına geliyordu. Ancak, bir müddet bu konu üstünde düşündüğüm zaman, zihnimde bazı şüpheler ve soru işaretleri belirmeye başladı. Zira, hep ilerleme, sürekli önündekini geçme felsefesi bir manada insanı hep akan şeritte olmaya, hep yükselen trendde yer alma saplantısına da sürüklüyordu. Fakat, insan her zaman akan şeritte olabilir miydi? Dahası, insan her zaman akan şeritte, yada yükselen trendde olmaya çalışmalı mıydı?

Hep akan şeritte olma felsefesi ve isteği ülkemiz insanlarının çoğunun yaşam felsefesidir. Ülkemiz trafiğinde her gün şahit olduğumuz üzere bazı sürücüler kendi şeritleri durduğu ve yavaşladığı anlarda akan şeride sıçrarlar. Orası durduğu zaman yol istemeden, sinyal vermeden, saygısızca yine daha hızlı akan şeride geçmeye çalışırlar. İstanbul'da yaşıyorsanız her gün böyle insanlardan yüzlercesine rastlarsınız. Sürekli olarak akan şeritte olma isteği sadece basit ve kötü bir trafik alışkanlığı değildir. Hep akan şeritte olma isteği, sevgili yakınımın patronu gibi bazılarımız için bir yaşam felsefedir. Sürekli akan şeritte olma isteği, yaşamın her alanında karşılık bulabilir. Örneğin borsada, düşme trendine giren kağıdı satarak, yükselen trendi yakalama çabasında, arabası veya cep telefonu eskimeden, fakat ikinci el değeri en yüksek noktadayken satarak başka sıfır bir araba veya telefon alma çabasında, emlak olarak yükselen trend semtlerden ev veya arsa alma çabasında gözlemlenebilir. Borsa bu durumu takıntı haline getirmiş insanları en çok gördüğümüz yerdir. İnsanlarda borsanın düşme eğiliminde iken satıp çıkma, yükselme trendinde iken ise doğru ve yükselecek kağıda yatırım yapma eğilimi vardır. Aynı şekilde yatırım araçları arasında değişiklik yaparken de hep düşme eğiliminde olandan kurtulma, yükselmekte olan trend yatırımlara sıçrama eğilimi vardır. Hayat tercihlerinde, hayatın önümüze getirdiği yol ayrımlarında, eş ve arkadaş seçimlerinde, ticari faaliyetlerde, iş ve meslek seçiminde, doğru kararı verme saplantısı da hep doğru şeritte olma saplantısından ileri gelir. Genelde insanoğlu kendi kendine yaptığı tercihlerin ne kadar doğru ve akıllı seçimler olduğunu fısıldar durur. İnsan her zaman kendi seçimleri konusunda kendini haklı çıkarmaya çalışır. İnsanoğlu bu yönüyle adeta kendi seçimlerini kutsar durur. Ama aslında diğer seçimi yapsaydı ne olacağını, daha iyi mi yoksa daha kötü mü olacağını, daha mutlu mu yoksa mutsuz mu olacağını, daha zengin mi yoksa daha fakir biri mi olacağını asla bilemez. Bu durum hayatın gizemlerinden birisidir. Bir seçim yaparız ve diğer yolu seçseydik ne olacağını asla bilemeyiz. Aslında hayatta, yaptığımız seçimler ve önceliklerimiz dışında bize ait olan hiç bir şey yoktur.

Gerçekten hep akan şeritte olma mümkün müdür? Bireysel olarak, toplumsal olarak veya ülkeler olarak hayatta hep doğru kararları almak, hep doğru yatırımları yapmak, hep ilerlemek, hep yükselmek, hep büyümek mümkün müdür? Yin Yang felsefesi bunun mümkün olmadığını söyler. Hayatın bir döngü olduğunu, insanların, toplumların, ve medeniyetlerin dönemler halinde inişler ve çıkışlar yaşadığını, insanın bir yönüyle erdemlerle yücelmek isterken, diğer yönüyle karanlığa, kötüye ve günaha ilgi duyduğunu söyler. İnsanın doğru ve yanlış arasında gidip geldiğini söyler. Eckhat Tolle de; muhteşem bir ifadeyle bu konuyu şöyle açıklar:" Herşeyin size geldiği ve sizin gelişip iyiye gittiğiniz başarı devreleri vardır. Sonra onların kuruyup dağıldıkları başarısızlık devreleri vardır. Yukarı doğru yükseliş devresinin iyi, aşağı doğru iniş devresinin kötü olduğu doğru değildir, bunu sadece zihin böyle yargılar. Gelişme ve büyüme genelde olumlu kabul edilir. Ama hiçbir şey sonsuza dek büyüyemez." der. Ben hayatta her zaman akan şeritte olmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Hayatın kendi kuralları, kendi dinamikleri, akıl ve bilimle açıklayamadığımız sırları vardır. Hayatın akışını bazıları Karma ile, bazıları evrensel çekim yasası ile, bazıları da kaderle açıklar. Hayatın, insanlara fırsat eşitliği sağlama zorunluluğu yoktur. Hayatı olduğu haliyle kabul etmek gerekir. Ancak, hayatın çoğu zaman verdiğinin karşılığı olarak başka bir yerden aldığına dair işaretler vardır. Hayat bazen size uzun bir süre yeşil ışık yakabilir. Kırmızı ışığa yakalanmadığınız gibi, sarı ışığa dahi yakalanmazsınız. Ama bazen de hayat size durup dururken, hiçbir anlamı yokken ve asla zamanı değilken beklenmedik bir şekilde kırmızı ışık yakabilir. Bu ani, büyük ve ölümcül bir kaza, tedavisi olmayan ölümcül bir hastalık, ticari bir iflas veya tüm hayatımızı yıkıma götüren bir hata olabilir. Hayat bizi bazen para, bazen güç, bazen kadın veya bazen de tutkularımız ile sınar. Maalesef çoğumuz bu sınamalarda iyi sınav vermeyip kaybederiz. Sürekli akan şeritte olma isteği ve mücadelesi insanın ruhunu yorar. Bu zaten boşuna bir çaba ve asla kazanamayacağımız bir yarıştır. İnsan hayatında her zaman akan şeritte olmaya çalışmak yerine, hayatının trafik ışıklarını ve işaretlerini takip etmelidir. Hayat, akışı içinde kimi zaman bize yeşil ışık yakarken, kimi zaman da sarı ve kırmızı ışık yakar. Çoğu zaman aracımızla seyahat ederken olduğu gibi, hayat, gitmek istediğimiz yöne kırmızı ışık yakarken, bir başka yöne yada gitmek istediğimiz hedefe farklı bir rotadan ulaşmamızı sağlayacak bir yöne doğru yeşil ışık yakar. O durumda olduğu gibi kırmızı ışığa kızıp küfretmek yerine yanan yeşil ışıktan devam etmek insanı mutluluğa götürür. Hayat bizi mutluluğa ve huzura götürecek işaretlerini verir. Yeter ki, hayatın trafik işaretlerini ve yaktığı ışıkları okumasını bilelim.

Bumerang - Yazarkafe