İnsan olmanın yolculuğunda insanın fizyolojik
ve pisikolojik ihtiyaçlarının harekete geçirici motor işlevi gördüğü ortaya
çıkmıştır. Bu konuda psikolog Abraham Maslow
tarafından yapılan çalışma ve ortaya koyduğu “ihtiyaçlar piramidi” büyük yankı
uyandırmıştır. Maslow’un “İhtiyaçlar Piramidi” büyük ölçüde kabul görmüş bir
insan psikolojisi teorisidir. Maslow’un teorisine göre, insanların pisikolojik
olarak temel ihtiyaçlarını karşılamaları sonrasında, kendi içlerinde bir
hiyerarşi oluşturan daha üst ihtiyaçları tatmin etme arayışına girdiklerini
ortaya koymaktadır. İhtiyaçlar hiyerarşisi, bireyin kişilik gelişiminin o an
için baskın olan ihtiyaç kategorisinin niteliği tarafından belirlendiğine
işaret etmektedir. Maslow'un kişilik kategorileri kendi aralarında hiyerarşik
bir dizilim oluştururlar ve her ihtiyaç kategorisine bir kişilik gelişim
düzeyine karşılık gelir. Birey, bir kategorideki ihtiyaçları tam olarak
gideremeden bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine, dolayısıyla üst kişilik
düzeyine geçemez. Maslow, gereksinimleri en alt basamaktan başlayarak şu
şekilde kategorize etmiştiir:
Fizyolojik gereksinimler: Nefes
alma, yiyecek, su, üreme, uyku, sağlık, boşaltım… vb temel ihtiyaçlar…
Güvenlik gereksinimleri: Bedensel bütünlük, iş (kimseye muhtaç olmama), geleceğini garanti
altına alma, etik, aile kurma, sağlık, mülkiyet güvenliği… vb ihtiyaçlar…
Toplum tarafından kabul görme & dışlanmama: Topluma ait olma (dışlanmama), sevgi, sevecenlik,
arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık… vb ihtiyaçlar…
Saygınlık gereksinimi: Kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı…
vb ihtiyaçlar...
Kendini gerçekleştirme gereksinimi: Erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, önyargısız
olma, gerçeklerin kabulü… vb ihtiyaçlar...
Maslow'a göre birey için o an baskın olan
gereksinimler hangi kategoriye ait ise, diğer deyişle günlük etkinlikleri
ağırlıklı olarak hangi gereksinimleri doyurmaya yöneliyorsa, kişilik
gelişmişlik düzeyi de onun istencinden ya da seçiminden bağımsız olarak bu
gereksinim kategorisine karşılık gelen düzeyde bulunacaktır. Belirli bir
kategorideki gereksinimler tam olarak karşılanmadan kişi bir üst düzeydeki
kategorinin gereksinimlerini algılamaz ve böyle gereksinimlere ihtiyaç
hissetmez. Örnek olarak günlük olarak karnını doyurabilen fakat güvenlik içinde
bulunmayan, kendini sürekli olarak tehdit altında gören bir insanın dünya
görüşünü geliştirmek için kitap okumak gibi bir gereksinimi yoktur. Montaigne,
"Denemeler"inde aynı konuyu şöyle işler: Çocuklarımıza kendi
dünyalarından önce sekizinci kat göklerdeki yıldızların ve devinimlerinin
bilimini öğretmek büyük bir saflıktır. Anaksimenes, Pythagoras'a şunu yazmış.
Gözlerimin önünde ölüm ve kölelik dururken yıldızların düzeniyle nasıl
uğraşabilirim? (Çünkü o sırada Persliler Yunanlılara karşı büyük bir savaşa
hazırlanıyorlardı.) Aynı şekilde, insanın cinsel ihtiyaçları, güvenlik
ihtiyaçları gibi temel ihtiyaçlarını gidermeden yazı yazmak, şiir yazmak veya
hayatının projesine başlamak gibi üst benlik ihtiyaçlarını hissetmeyecek,
gideremediği daha temel ihtiyaçlarını giderme peşinde olacaktır. Ancak bir
gereksinim kategorisindeki gereksinimlerin karşılanması durumunda kişi, bir üst
kategorideki gereksinimleri karşılamaya yönelecektir. Bu durum kişilik gelişme
düzeyini de bir üst düzeye sürükleyecektir. Maslow'a göre psikologların yapması
gereken, bireyin kendini gerçekleştirme (self-actualization) aşamasına
gelmesinin önündeki engelleri ortadan kaldırmasına yardım etmektir. Maslow'un
ihtiyaçlar teorisine göre, belirli temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlar,
ihtiyaçlar piramidindeki üst sıraları yani tekamül ve kendini gerçekleştirme
katmanını hedefleyemezler. Bu arada, ilk üç basamak olan fizyolojik, güvenlik
ve ait olma ihtiyacının hayvanlarda da olduğunu ifade etmek gerekiyor. İnsanı
hayvandan ayıran şeyler, ihtiyaçlar, piramidin en üst iki basamağında yer alır.
Yani, eğer insanlar olarak günlerimizi sadece karnımızı doyurmak, üremek,
toplumdan dışlanmamak, güvenlik ve gelecek kaygıları ile geçiriyorsak, bir
hayvandan çok farklı yaşamadığımızı kabul etmemiz gerekiyor. Kısacası, insan
olmanın potansiyeli en üstte yer alan iki basamakta yatıyor.
Maslow'un "İhtiyaçlar Piramidi"nde
bahsedilmemiş büyük eksikliklerden de söz etmemiz gerekiyor. Bunlar, insanın
özgürlük ihtiyacı, anlaşılma ihtiyacı, ben olma yani kendisi olma ihtiyacı ve
hayata dair anlam arayışından gelen inanma ihtiyacıdır. İnsan, hayatın, evrenin
ve kendinin varoluşunun anlamını ve sebeplerini bilmek ister. Tam olarak
bilemediği veya emin olamadığı konular için bir inanma ihtiyacı hisseder. Eğer
insan bir inanç sistemi veya felsefe ile bu eksikliğini tamamlayamazsa kendini
eksik ve kusurlu bulur. Belirsizlik ve bilinmezlik insanı endişelendirir,
tedirgin eder. Yani, insan hayatına anlam katabilmek için bilmek veya en
azından inanmak ister. İşte bu ihtiyaç yüzden dinler ve inanç felsefeleri
ortaya çıkmışlardır. Dolayısıyla, insanın inanma ve anlam ihtiyacını da
ihtiyaçlar piramidine eklememiz gerekmektedir.
İnanma ihtiyacını, temel ihtiyaçların bir basamak üstüne, insanın
olmazsa olmaz ihtiyaçlarından biri olarak yerleştirmemiz gerekir. Maslow’un
ihtiyaçlar piramidinde yer almayan bir diğer ihtiyaç da, anlaşılma ihtiyacı, ben
olabilme veya benlik kurabilme ihtiyacıdır. İnsan, kendisinin etrafındaki diğer
insanlarca anlaşılmasına, kendi karakterinin diğer insanlarca kabul edilmesine
de ihtiyaç duyar. Çevresindeki insanlarca anlaşılmayan ve kendisi olarak kabul
edilmeyen insan kendi içinde büyük bir boşluk hisseder. Zira, insanın erdeminde
ilerleyebilmesi için, insanın kişiliğini ve kendi benliğini de aşabilmesi
gereklidir. Ancak ben olamayan, ya da ben olmasına izin verilmeyen bir insan
hiç bir zaman benliğini aşmak, bilgelik veya erdem yolunda ilerlemek gibi hedefler
peşinde koşamaz. Batılı gelişmiş ülkelerin ilerleme sebeplerinden en önemlisi,
bireylerinin, birey olma, yani "ben" olma özgürlüklerinin dokunulmaz
olmasıdır. Günümüzün ileri ülkelerin en büyük gücü " ben" olabilen
insanlarının sayısıdır. Batılı insanların büyük bir çoğunluğunun kendi
hobileri, kendi dokunulmaz bireysel yaşam alanları, kendilerini ifade etme
özgürlükleri, kendi tarzları ve kendi duruşları vardır. Bizi de, Batılı
toplumlar ve bireylerinden ayıran en temel etken bu faktörlerdir. Doğu toplumlarında
bireyin tek başına “ben” olması hoş karşılanmaz ve izin verilmez. Doğu
toplumları insanları çoğunlukla aşiretler ve büyük aileler olarak yaşarlar. Bu
toplum yapısında bireye ben olma özgürlüğü verilmez. Bireyden çok aşiretin,
ailenin ve toplumun değerleri önemlidir. Toplum ise çoğunlukla bireyi baskılar.
Doğu toplumları ben olamayan miyonlarca insanla doludur. Maslow'un
piramidindeki 4. basamak olan saygınlık gereksinimi kendine saygıyı, güveni,
başarıyı, diğerlerinin saygısını kazanmayı, başkalarına karşı saygılı olmayı,
kişisel bütünlüğü ve kişinin kendisini tam hissetmesini de kapsar. Kişisel
bütünlük ve kendini tam hissetme konusu çok önemldir. Son günlerde sürekli
eleştiri konusu olan ego kavramı aslında insanın bilinç altındaki benliğidir.
Yukarıda belirttiğim gibi, benlik duygusu gelişmeyen, yani "ben"
olamayan insan da hiç bir zaman kendini "tam" hissedemez. Benlik
duygusu gelişmemiş ve kişisel bütünlüğü olmayan insan piramitin en tepesini,
yani "kendini gerçekleştirme" safhasını hedeflemesi yada aydınlanması
beklenemez. Doğan Cüceloğlu'nun savaşçı adlı eserinde; "İnsan ancak kendi
kişisel bütünlüğü kadar kendisidir. Kendisi olmayan insanın başkalarını
etkileme gücü de yoktur. Kendisi olmayan insan, diğer insanların beklentilerini
yaşayan sıradan bir insan olarak yaşar. Kişisel bütünlükten kopan insan
gelişemez." der.
İnsan, bir manada da Yin Yang döngüsü ile karşı
karşıyadır. Gelişim için öncelikle piramit'in alt basamaklarında yer alan temel
ihtiyaçlarımızı karşılamaya, ego ve benlik gelişimi ile birlikte kişisel
bütünlük duygusuna ihtiyacımız vardır. Fakat sonrası ve en nihayeti piramitin
en tepesi olan kendimizi gerçekleştirime seviyesi için ise egomuzu yenmeye ve
benlik duygumuzu aşabilmeye ihtiyacımız vardır. İşte bu yol, insan olmanın
yoludur. Bu gelişim, hayatın yolu ve
yönüdür. Gözlemlerime göre, toplumumuzun ağırlıklı olarak ihtiyaçlar
piramidindeki ilk üç basamağının fasit dairesinde takılı kalmıştır. Toplum
olarak burada kalmayı sorun etmediğimiz gibi, bu durumun farkında bile değiliz.
Yaşamak için yemek yerine, yemek için yaşıyor, hayatımızın büyük bölümünü,
yiyerek-içerek, tatile çıkarak, üreyerek ve mal biriktirip daha zengin olmaya
çalışarak geçiriyoruz. Ama enseyi karartmaya gerek yok. Umarım bizler de, bir
gün “ben” olabilen bireylerin omzunda yükselen ileri bir insan medeniyeti
kurmayı başarabiliriz!
* https://tr.wikipedia.org/wiki/Maslow_teorisi