Yazaaneye Kaydol

Yazaanede Olan Bitenden Haberdar Ol:

Delivered by FeedBurner

Subscribe to Nevzatın Yazaanesi by Email

11 Şubat 2018 Pazar

Korkusuz ve Asker Bir Milletiz




Her milletin belli ve öne çıkan bir özelliği vardır. Örneğin Almanlar çok sistematiktir. Makine gibi kusursuz işleyen sistemler ve kurumlar kurarlar. Hiçbir kuralı atlamaz, tüm kurallara uyarlar ve koydukları tüm kuralları uygularlar. Fransızlar jakoben ve özgürlükçüdürler. İngilizler gelenekçidirler. Her ne kadar demokrasiyi icat eden insanlar olsalar da Kraliçelerine içten bağlılıkları vardır. Eski eşyalarına, kıyafetlerine, mimarilerine ve diğer geleneksel değerlerine de bağlıdırlar. Bununla birlikte dünyanın en iyi politika yapan milletidirler. Yüzyıllar sonrasını planlarlar ve hesaplarlar. Japonlar da gelenekçi ve çok çalışkandırlar. İtaat kültürüne sahiptirler, arı gibi çalışırlar, üstlerinin ve yöneticilerinin verdiği her direktifi titizlikle yerine getirirler. Onur onlar için en büyük değerdir. Verdikleri sözü tutamamak onlar için en onur kırıcı durumdur. Böyle bir durum yaşayıp da Harakiri yaparak idam eden Japon sayısı bir hayli fazladır. Evet, her milletin bir özelliği vardır. Kimi millet bilimde, kimi denizcilikte, kimi ticarette, kimi strateji ve planlamada, kimi ise siyasette iyidir. Bizim özelliğimiz ise savaşçı ve asker millet olmamızdır. Sanki doğuştan asker ve savaşçı doğmuşuzdur. Türkler olarak Orta Asya'dan çıktığımızdan bu yana sadece kendi devletlerimiz için savaşan ve sadece kendi devletimizi koruyan savaşçılar olmadık. Türk askerleri ve komutanları, tarihte birçok ülke için savaşmışlar, birçok ülkenin de koruyuculuğunu yapmışlardı. Ortadoğuda kurulan birçok devletin en seçkin birlikleri Türklerdendi. Tüm dünyaya korku salarak dünyanın en büyük imparatorluğumu kuran Cengiz Han’ın ordusunun yarısı Türklerden oluşuyordu. İranda kurulu olan Abbasi İslam ordularının en seçme birlikleri köleleştirerilen Türklerden oluşuyordu. Daha sonra ordudaki Türk askeri ve subayı sayı o kadar arttı ki, Türk askerlerinin başındaki yöneticileri Abbasi Halifeliğini yıkarak Selçuklu devletini kurmuşlardı. Aynı şekilde Memluk Sultanlığının ordularının da en seçkin birlikleri kölemen Türk askerleriydi. Köleleştirilerek onlar adına savaştığımız bir memleketi, Mısır'ı ele geçirmek de Türkler için hiç de zor olmamıştı. Orta Asyada ve Rusyada kurulan birçok devletin koruyuculuğunu yapan en seçme birlikler Türklerden oluşan birlikleri idi. Türkler olarak neden asker milletiz, hiç düşündünüz mü? Bizi tarih sayfalarında "asker millet" yapan en önemli özelliğimiz korkusuz olmamızdır. On yıllardır yaşadığımız onca terör saldırısı, verdiğimiz on binlerce şehit ve gaziye rağmen, polis, özel harekat, jandarma, özel harekat, subay, astsubay ve uzman birliklerine asker veya polis olarak katılabilmek için açılan her eleme sınavına binlerce başvuru olmaktadır. Bu tehlikeli kadrolara alım zamanlarında ihtiyaç kontenjanın 5-10 katı kadar fazla başvuru olması, ne kadar korkusuz bir millet olduğumuzu kanıtlıyor. Çatışma, ölüm ve sakatlık riski bulunmasına rağmen halkımız askerliğe ve polisliğe hala çok rağbet ediyor. Bu kadar büyük bir çatışma ve ölüm riski eğer herhangi bir Batılı ülkede olsaydı güvenlik kadrolarına karşı bu kadar rağbet görülmezdi. Evet, askerlik ve savaşçılık Türk'ün en büyük yeteneğidir. Neredeyse Türk, savaşmak için doğmuştur. Bu durum, Batılı bilge bir insanın söylediği; "Bir zamanlar nükleer silahlar yoktu, Türkler vardı!" sözü ile kanıtlanıyor. Bu söz, bizim yüzyıllar öncesinde ne kadar etkili bir askeri güç olduğumuza dair düşünülerek söylenmiş bir sözdür. Kuşkusuz korkusuzluğumuz bizim tarihte savaşlarda en güçlü yanımız oldu. Girdiğimiz savaşların çoğunluğunu ölümün üstüne korkusuzca gidebildiğimiz için kazandık. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk bile Çanakkale Savaşında kurşunları biten askerlerine “ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!” diyerek süngü takıp düşman askerlerinin üstüne hücuma kaldırabilmiştir. Ne büyük bir adanmışlık ve yüce bir ruh hali! Bunu hiçbir batılı ülkenin subayı ve askeri yapamazdı. Bu korkusuzluğu en son 15 Temmuz darbe gecesinde halkımızın canını hiçe sayarak çatışmanın ortasına girmesinde de gördük. Cesur insanlarımız tankların önüne çıkıyor, çatışma bölgelerinde korkusuz ve umursuzca dolanıyordu.

Bumerang - Yazarkafe