Evet yanlış anlamadınız! Biz yetişkinlerin de
çocuklardan öğrenebileceği birçok konu var. Onlar dünyaya gelirken çok muhteşem
bir potansiyelle, tertemiz bir ruh ile geliyorlar. Dolayısıyle bizim,
kendimizin zamanla, yetişme evresinde unutmuş olduğumuz bir çok yeteneği ve
özelliği üzerlerinde taşıyorlar. Onlar henüz Allah vergisi olan, yüce bir
potansiyel ve ruh güzelliğine sahipler. Bilge şair Halil Cibran; “Ağlamayan bilgelikten, gülmeyen
felsefeden ve çocukların önünde eğilmeyen yücelikten uzak tutun beni!” demiştir Eğer bakmayı bilirsek çocuklardan alacağımız
bir çok dersler ve ibretler vardır. Bunlar neler mi? İşte çocuklardan öğrenebileceğimiz
şeylerden bazıları:
An’ı Yaşamak
Çocuklar geleceği ve geçmişi
düşünmezler. Gelecek için endişelenmez, geçmiş için üzülmezler. Sadece şu anı
yaşarlar. Halbuki biz yetişkinler; hayatımızın hızla akıp gittiğini, fakat hiç
bir şey anlayamadığımızı daha sonradan idrak edebiliyoruz. Çocukluğumuzdaki bir
çok anıyı, en ince ayrıntıları ile hatırlayıp yaşatırken, yetişkinlik
hayatımızın hızla akan yılları, neredeyse hiç bir iz bırakmadan geçip gidiyor.
Bunun sebebi çocukluğumuzda an’ı yaşamış olmamızdır. Çocukluğumuzdaki oyunlarımızda an’ı öyle bir coşkuyla
yaşardık ki; bir saat sanki bir yılmış gibi hafızamızda yer ederdi. Fakat
yetişkinlikte aldığımız sorumluluklar ve hayat koşturmacası bizi adeta bir
girdap gibi içine çekmiştir.
Özgürce Yaşamak:
Çocuklar biz yetişkinler gibi, içlerinde çok gizli
duygular taşımazlar. Sevinçlerini, kızgınlıklarını üzüntülerini hiç gizlemeden
hissettikleri gibi yaşarlar. Dışarıya da bunu yansıtırlar. Kendi içlerinden
geldiği gibi davranırlar. Hayatlarını özgürce yaşarlar. Davranışlarında gizli,
saklı yada sahte hiç birşey yoktur. Bu yüzden kin tutmazlar, stres ve
sıkıntı yapmazlar.
Korkusuz Olmak
Çocuklardan öğrenebileceğimiz en önemli derslerden
biri de korkusuz olmaktır. Çünkü çocuklar hiç bir şeyden korkmazlar. Çünkü
korkular sonradan öğrenilir. Tabi ki elini köpeğin ağzına sokma, elini sıcak
sobaya yada ateşe sürme, kendini ifade etmek için akıllarındaki düşünceyi hemen
söyleyivermek gibi bazı yanlışlar, zamanla tecrübe ile öğrenilmektedir. Bu konu
ile ilgili olarak Eckhart
Tolle “Ancak yetişkin dünyasında / dünyamızda bir
çok korku; kendi beynimizin yarattığı bir illüzyondur. Aslında olmayan
şeyler için yaşadığımız korkulardır.” Bunlardan bazıları: Eleştirilme korkusu,
başkaları tarafından yargılanma korkusu, reddedilme korkusu, gelecek korkusu,
bilinmezlik korkusu...vb. Baktığımız zaman bu korkuların hiç birinin çocuklarda
olmadığını görürüz. Korku ve endişeler ile ilgili anlatılan eski bir kıssa vardır: Yaşlı bir adam ölüm döşeğindedir. Artık hayattaki son anlarını yaşamaktadır. Sürekli olarak yanında bekleyen oğluna nasihat verir. “Oğlum; benim hayatım endişe ve korkularla geçti. Fakat hayatım boyunca yaşadığım bu endişe ve korkuların büyük çoğunluğu hiçbir zaman gerçek olmadı!” demiş. Bu hikaye de, bir çok günlük kaygılarımızın ve korkularımızın ne kadar yersiz olduğunu göstermektedir.
Saf ve Temiz Bir İnsanlık
Algısı
Çocukların gözünde herkes
özeldir.Çocukları
dikkatle incelerseniz; herkese karşı masum, özel ve ayrı bir bakışla
baktıklarını görürsünüz. Onların o güzel gözlerinde hiç bir ön yargı, hiç bir
gizli hesap ve sahte bir duygu yoktur.
Mutlu Olmak
Hepimiz mutlu olmak istiyoruz! Bu konuda hiçbir şüphe
yok. Fakat içimizde mutlu olabileceğimize dair kuvvetli şüpheler mevcut! Hayatta bizi mutsuz eden şeyler; genellikle yüksek beklentilerimizdir.
Kendimize çok büyük hedefler koymaktır. Maddi olarak ise, hep daha fazlasını
istemektir. Bu konuda hep bizden daha zengin insanlara bakıp, kendi durumumuza
üzüleceğimize; arada bir bizden fakir olan milyonlarca insan olduğunu anlayıp,
durumumuza sevinçle şükür edebiliriz. Evet mutluluk da, mutsuzluk da bizim
kendi tercihimizdir! Bunun için çocukları gözlemlemeniz yeterli. Küçük şeylerle de mutlu olunabileceğini çocuklara bakıp görebilirsiniz.
Ön Koşulsuz Sevgi
Çocuklardan karşılık beklemeden vermeyi ve ön koşulsuz
sevgiyi de öğrenebiliriz. Anne-babası olarak size, bir arkadaşına, evcil
hayvanına yada bir oyuncağına olan sevgilerini gözlemlemeye, anlamaya çalışın.
Koşulsuz sevgiyi göreceksiniz.
Unutabilmek
Çocuklar üzüntülerini,
kırgınlıklarını ve hayal kırıklıklarını çok çabuk unuturlar. Kolayca affeder ve
unuturlar. Kin tutmazlar. Halbuki bizler yetişkinler olarak; çoğunlukla “ego”larımızının esareti altındayız. Yakınlarımızla yaşadığımız tartışma ve münakaşalarda bunun sıkıntısını
yaşıyoruz. Alttan alabilmek, affedebilmek, unutabilmek bize ölüm gibi geliyor.
Sonrasında kırgınlıklar, dargınlıklar ve ayrılıklar! Bu konuda çocuklardan
öğrenebileceğimiz çok şeyler var. Onlara bakıp da kin tutmamayı, affedebilmeyi,
gerçek dostluğu öğrenebiliriz. Ve bir çocuğa bakıp mutluluğu yakalayabiliriz!
Doğruyu Söylemek
"Çocuktan al haberi" ata sözümüzü
duymuşsunuzdur. Bu söz boşuna söylenmemiştir. Onlar yalan, dolan, plan, entrika
bilmezler. Kalplerindeki temizliğin eseri olarak, hep doğruyu söylerler. Yalan
söylemeyi, gizlemeyi ve entrikayı sonradan öğrenirler. Eğer hepimiz
çocukluğumuzda ki masumiyetimiz ile kalmış olsak, bu dünya çok daha yaşanılır
ve çok daha güzel bir yer olurdu. Gerçek dostluklara ve samimiyete daha fazla
rastlanırdı.
Büyük Düşünmek Ve Hayal Gücü
Dünyamızı geliştiren, medeniyetimizi inşa eden büyük
buluşlar, büyük projeler hep hayallerle başlamıştır. Hayal olmadan hiç bir
ilerleme ve gelişme olmaz. Bu yüzden belki çocuklardan alacağımız en önemli
ilham, onların hayal gücünün sınırsızlığı ve renkliliğidir. Belki onlar
sayesinde, geçmişte unuttuğumuz, unutturulduğumuz, baskıladığımız hayallerimizi
tekrardan hatırlayabiliriz. Belki tekrardan o hayallerin büyüsüne kapılıp,
içimizdeki o muhteşem potansiyelin ardına düşebiliriz. Dünyanın en ünlü bilim
adamı Albert Einstein diyor ki: " Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.
Çünkü; bilgi limitli iken, hayaller limitsizdir ve tüm evreni kuşatır."
Hepimiz doğduğumuzda, müthiş bir potansiyel ile doğarız. Sonrasında ailede,
okulda ve toplumda belirli düşünce kalıpları ile, yetiştirme tarzı ile
sınırlanırız. Adeta kendi potansiyelimize arkamızı döneriz. Bu öğretilmiş
çaresizlik ile artık limitlenmiş, sınırlanmış ve edilgen bir birey haline
geliriz.
*Nevzat Keleş-Nasıl Çocuk Yetiştirilmez