Yazaaneye Kaydol

Yazaanede Olan Bitenden Haberdar Ol:

Delivered by FeedBurner

Subscribe to Nevzatın Yazaanesi by Email

25 Kasım 2017 Cumartesi

Çocuklardan Neler Öğrenebiliriz?

Evet yanlış anlamadınız! Biz yetişkinlerin de çocuklardan öğrenebileceği birçok konu var. Onlar dünyaya gelirken çok muhteşem bir potansiyelle, tertemiz bir ruh ile geliyorlar. Dolayısıyle bizim, kendimizin zamanla, yetişme evresinde unutmuş olduğumuz bir çok yeteneği ve özelliği üzerlerinde taşıyorlar. Onlar henüz Allah vergisi olan, yüce bir potansiyel ve ruh güzelliğine sahipler. Bilge şair Halil Cibran; “Ağlamayan bilgelikten, gülmeyen felsefeden ve çocukların önünde eğilmeyen yücelikten uzak tutun beni!” demiştir Eğer bakmayı bilirsek çocuklardan alacağımız bir çok dersler ve ibretler vardır. Bunlar neler mi? İşte çocuklardan öğrenebileceğimiz şeylerden bazıları:

An’ı Yaşamak
Çocuklar geleceği ve geçmişi düşünmezler. Gelecek için endişelenmez, geçmiş için üzülmezler. Sadece şu anı yaşarlar. Halbuki biz yetişkinler; hayatımızın hızla akıp gittiğini, fakat hiç bir şey anlayamadığımızı daha sonradan idrak edebiliyoruz. Çocukluğumuzdaki bir çok anıyı, en ince ayrıntıları ile hatırlayıp yaşatırken, yetişkinlik hayatımızın hızla akan yılları, neredeyse hiç bir iz bırakmadan geçip gidiyor. Bunun sebebi çocukluğumuzda an’ı yaşamış olmamızdır. Çocukluğumuzdaki oyunlarımızda an’ı öyle bir coşkuyla yaşardık ki; bir saat sanki bir yılmış gibi hafızamızda yer ederdi. Fakat yetişkinlikte aldığımız sorumluluklar ve hayat koşturmacası bizi adeta bir girdap gibi içine çekmiştir.
Özgürce Yaşamak:
Çocuklar biz yetişkinler gibi, içlerinde çok gizli duygular taşımazlar. Sevinçlerini, kızgınlıklarını üzüntülerini hiç gizlemeden hissettikleri gibi yaşarlar. Dışarıya da bunu yansıtırlar. Kendi içlerinden geldiği gibi davranırlar. Hayatlarını özgürce yaşarlar. Davranışlarında gizli, saklı yada sahte hiç birşey yoktur.  Bu yüzden kin tutmazlar, stres ve sıkıntı yapmazlar.
Korkusuz Olmak
Çocuklardan öğrenebileceğimiz en önemli derslerden biri de korkusuz olmaktır. Çünkü çocuklar hiç bir şeyden korkmazlar. Çünkü korkular sonradan öğrenilir. Tabi ki elini köpeğin ağzına sokma, elini sıcak sobaya yada ateşe sürme, kendini ifade etmek için akıllarındaki düşünceyi hemen söyleyivermek gibi bazı yanlışlar, zamanla tecrübe ile öğrenilmektedir. Bu konu ile ilgili olarak Eckhart Tolle Ancak yetişkin dünyasında / dünyamızda bir çok korku; kendi  beynimizin yarattığı bir illüzyondur. Aslında olmayan şeyler için yaşadığımız korkulardır.”  Bunlardan bazıları: Eleştirilme korkusu, başkaları tarafından yargılanma korkusu, reddedilme korkusu, gelecek korkusu, bilinmezlik korkusu...vb. Baktığımız zaman bu korkuların hiç birinin çocuklarda olmadığını görürüz. Korku ve endişeler ile ilgili anlatılan eski bir kıssa vardır: Yaşlı bir adam ölüm döşeğindedir. Artık hayattaki son anlarını yaşamaktadır. Sürekli olarak yanında bekleyen oğluna nasihat verir. “Oğlum; benim hayatım endişe ve korkularla geçti. Fakat hayatım boyunca yaşadığım bu endişe ve korkuların büyük çoğunluğu hiçbir zaman gerçek olmadı!” demiş. Bu hikaye de, bir çok günlük kaygılarımızın ve korkularımızın ne kadar yersiz olduğunu göstermektedir.
Saf ve Temiz Bir İnsanlık Algısı
Çocukların gözünde herkes özeldir.Çocukları dikkatle incelerseniz; herkese karşı masum, özel ve ayrı bir bakışla baktıklarını görürsünüz. Onların o güzel gözlerinde hiç bir ön yargı, hiç bir gizli hesap ve sahte bir duygu yoktur.
Mutlu Olmak
Hepimiz mutlu olmak istiyoruz! Bu konuda hiçbir şüphe yok. Fakat içimizde mutlu olabileceğimize dair kuvvetli şüpheler mevcut! Hayatta bizi mutsuz eden şeyler; genellikle yüksek beklentilerimizdir. Kendimize çok büyük hedefler koymaktır. Maddi olarak ise, hep daha fazlasını istemektir. Bu konuda hep bizden daha zengin insanlara bakıp, kendi durumumuza üzüleceğimize; arada bir bizden fakir olan milyonlarca insan olduğunu anlayıp, durumumuza sevinçle şükür edebiliriz. Evet mutluluk da, mutsuzluk da bizim kendi tercihimizdir!Bunun için çocukları gözlemlemeniz yeterli. Küçük şeylerle de mutlu olunabileceğini çocuklara bakıp görebilirsiniz.
Ön Koşulsuz Sevgi
Çocuklardan karşılık beklemeden vermeyi ve ön koşulsuz sevgiyi de öğrenebiliriz. Anne-babası olarak size, bir arkadaşına, evcil hayvanına yada bir oyuncağına olan sevgilerini gözlemlemeye, anlamaya çalışın. Koşulsuz sevgiyi göreceksiniz. 
Unutabilmek
Çocuklar üzüntülerini, kırgınlıklarını ve hayal kırıklıklarını çok çabuk unuturlar. Kolayca affeder ve unuturlar. Kin tutmazlar. Halbuki bizler yetişkinler olarak; çoğunlukla “ego”larımızının esareti altındayız. Yakınlarımızla yaşadığımız tartışma ve münakaşalarda bunun sıkıntısını yaşıyoruz. Alttan alabilmek, affedebilmek, unutabilmek bize ölüm gibi geliyor. Sonrasında kırgınlıklar, dargınlıklar ve ayrılıklar! Bu konuda çocuklardan öğrenebileceğimiz çok şeyler var. Onlara bakıp da kin tutmamayı, affedebilmeyi, gerçek dostluğu öğrenebiliriz. Ve bir çocuğa bakıp mutluluğu yakalayabiliriz!
Doğruyu Söylemek
"Çocuktan al haberi" ata sözümüzü duymuşsunuzdur. Bu söz boşuna söylenmemiştir. Onlar yalan, dolan, plan, entrika bilmezler. Kalplerindeki temizliğin eseri olarak, hep doğruyu söylerler. Yalan söylemeyi, gizlemeyi ve entrikayı sonradan öğrenirler. Eğer hepimiz çocukluğumuzda ki masumiyetimiz ile kalmış olsak, bu dünya çok daha yaşanılır ve çok daha güzel bir yer olurdu. Gerçek dostluklara ve samimiyete daha fazla rastlanırdı.
Büyük Düşünmek Ve Hayal Gücü
Dünyamızı geliştiren, medeniyetimizi inşa eden büyük buluşlar, büyük projeler hep hayallerle başlamıştır. Hayal olmadan hiç bir ilerleme ve gelişme olmaz. Bu yüzden belki çocuklardan alacağımız en önemli ilham, onların hayal gücünün sınırsızlığı ve renkliliğidir. Belki onlar sayesinde, geçmişte unuttuğumuz, unutturulduğumuz, baskıladığımız hayallerimizi tekrardan hatırlayabiliriz. Belki tekrardan o hayallerin büyüsüne kapılıp, içimizdeki o muhteşem potansiyelin ardına düşebiliriz. Dünyanın en ünlü bilim adamı Albert Einstein diyor ki:  " Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü; bilgi limitli iken, hayaller limitsizdir ve tüm evreni kuşatır." Hepimiz doğduğumuzda, müthiş bir potansiyel ile doğarız. Sonrasında ailede, okulda ve toplumda belirli düşünce kalıpları ile, yetiştirme tarzı ile sınırlanırız. Adeta kendi potansiyelimize arkamızı döneriz. Bu öğretilmiş çaresizlik ile artık limitlenmiş, sınırlanmış ve edilgen bir birey haline geliriz.

*Nevzat Keleş-Nasıl Çocuk Yetiştirilmez
Bumerang - Yazarkafe