Yazaaneye Kaydol

Yazaanede Olan Bitenden Haberdar Ol:

Delivered by FeedBurner

Subscribe to Nevzatın Yazaanesi by Email

27 Aralık 2018 Perşembe

Kapitalizm ve Post-modern İmparatorluk Amerika


Günümüz toplumları ve devletleri için ekonomik refah ve zenginliğin motoru kapitalizm, kapitalizmin motoru ise insanın doğasında bulunan hırsı ve açgözlülüğünün kullanılmasıdır. Kapitalizmin kalesi olan Amerika’nın bir dünya imparatorluğuna uzanan başarısının altında yatan ana sebep, insan açgözlülüğünü ve hırsını esas alan kapitalizmi merkezine alan bir yönetim sistemini seçmiş olmasıdır. Kristof Kolomb’un yeni dünyayı keşfinden sonra Amerika, eski dünyanın medenileşme ve ekonomik gelişiminin yanında oldukça kısa sayılabilecek bir dönemde hızla gelişmiş, dönemin hegamon güçleri İngiltere, Fransa gibi ülkeleri geride bırakarak bir dünya imparatorluğuna dönüşmüştür. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) nin bu başarısının altında yatan sebep insanoğlunun doğuştan içinde olan daha çok mal ve zenginliğe olan hırsı ile birlikte insan yaratıcılığını temel alan özgür düşünce, fikir ve teşebbüs hürriyetini birleştirebilmiş bir ülke olmasıdır. Amerika bu temeller üstünde dünya üstünde görülmemiş düzeyde bir hızlı gelişmeye, ekonomik büyümeye, teknolojik devrimlere, yeni buluşlara imza atmış, dünya üstünde benzerleri görülmemiş düzeyde büyük gelirleri olan şirketlerin yarattığı etki ile milenyum çağında dünyanın en güçlü devleti olmuştur. Amerika Birleşik Devletlerinin ve devasa şirketlerinin uyguladığı kapitalizmin motor gücü olan insani ve ekonomik gelişime zemin hazırlayan, işleyen ve insanlara güven veren bir hukuk sisteminden de bahsetmek gereklidir. İnsan yaratıcılığı ve ekonomik girişimlerin oluşabilmesi için elbette güvenilir bir hukuk sistemi gereklidir. Çünkü, güvenilir ve işleyen bir hukuk sisteminin olmadığı yerlerde ve ülkelerde insanlar yatırım yapmazlar. “Adaletin mülkün temeli” olmadığı ülkelerde insanlar zenginliğini artırmak için risk alarak yatırım yapmak yerine, sahip oldukları zenginliği ve kapitali koruma eğilimindedirler. Amerika’nın insani, ekonomik ve kurumsal gelişime imkan veren hukuk sistemi ve anayasası çok çok kolay kurulmamıştır. Uzun bir süre Amerika, hukuksuzluğun hukuk olduğu, güçlü olanın ve eli hızlı olarak tetiği çeken insanların kazandığı “Vahşi Batı “ olmuştur. Sonra Amerikalılar kendi bağımsızlıklarını Britanya İmparatorluğuna karşı kanlı bir savaş sonunda kazanabilmişlerdir. Hem yeni kurdukları Amerikan devleti için hem de Fransız ihtilalinden sonra bağımsızlık isteyen diğer halklara da destek olacak özgürlükler bildirgesini tüm dünyaya ilan etmişlerdir. Daha sonra yeni kurulan Amerika devleti, kendi içlerinde Kuzey ve Güney eyaletleri arasında uzun süren bir iç savaş da yaşamışlardır. Kuzeylilerin kazandığı bu savaş sonunda uzlaşma ile yeni bir anayasa yapılarak, özgürlük ve serbestlik ilkeleri temelinde kölelik düzeni ortadan kaldırılmıştır. Yeni dünya denilen kıtada yeni kurulan Amerika Birleşik Devletleri çok kısa bir süre içinde, insanların hangi ırktan olurlarsa olsunlar, dünyanın hangi ülkesinden gelirlerse gelsinler Amerikalı olmaktan gurur duydukları bir ülke haline gelmiştir. Amerika, insan hırsı ve açgözlülüğünü ödüllendirdiği devlet düzeni, insan hak ve hürriyetleri, teşebbüs hürriyeti ve iyi çalışan bir adalet sistemi ile desteklediğinde, ekonomik gelişme ve zenginleşme süreci inanılmaz derecede hızlanmıştır. ABD kısa süre içinde dünyanın en etkili, güçlü ve zengin devletine dönüşmüştür. Bu gelişmeler o kadar kısa bir sürede gerçekleşmiştir ki, ABD her iki dünya savaşının neticesini belirleyen ülke haline gelebilmiştir. ABD özellikle ikinci dünya savaşı sonrasında şekillenen yeni dünya düzeni ve soğuk savaş yıllarında bir dünya imparatorluğu haline dönüşmüştür.
Amerika, hiç şüphesiz siyasi yapısı ile insan yaratıcılığını ve üretkenliğini itici güç olarak kullanırken, özgürlük ve hürriyet ortamının bir diğer sonucu olan sanat ve bilimin yeşerebilmesi için olmazsa olmaz olan fikri mülkiyet haklarını garanti altına alan güvenilir bir hukuk sistemi kurmuştur. Amerika, bütün dünya insanlarının hayalinde emeklerini zenginliğe, refaha ve mutluluğa erdirecek bir fırsatlar ülkesi olmuştur. Bu hayalin ismi de iki yüzyıldır “Amerikan Rüyası “ olarak anılmıştır. Çünkü Amerika, sadece insanların hayallerini gerçeğe dönüştürecek bir fırsatlar ülkesi olmasının yanında, dünyanın her yerinden yaratıcı ve öne çıkan insanlar için karmaşadan, adaletsizlikten ve hukuksuzluktan kaçış ve sığınma yeri olmuştur. Bu yüzden dünya üstündeki totaliter ve baskıcı rejimlerden veya toplumlardan kaçan binlerce sanatçı, bilim insanı, yazar Amerika’daki özgürlük ortamında çok önemli eserler ve çalışmalar ortaya koyarak Amerika’nın kültürel ve ekonomik gelişmesine de büyük katkılar sağlamışlardır. Neden bu insanlar ABD’de yaptıkları çalışmaları kendi ülkelerinde aynı eserlerini verememişlerdir? Çünkü insan yaratıcılığı, üretkenliği, inovasyon, bilim ve sanat ancak özgürlük ortamında yeşerebilir ve büyüyebilir. Fikri hür, vicdanı hür olmayan insanlar yeniliklerle, büyük devrimlere yol açacak fikirleri, buluşları ve sanat eserlerini ortaya koyamazlar. Kendi veya yakınlarının hayatlarından endişe eden insanlar büyük sanat eserleri ortaya koyamazlar. Büyük paralar yatırarak yapacakları yatırımı, kendi ülkelerinin güven vermeyen hukuk sistemlerine emanet edemezler. Çünkü, yaşayarak görmüşlerdir ki, ülkelerindeki hukuksuzlukların, kıskanç gözlerin ve etkili çevrelerin etkili olduğu toplumlarda girişimciler büyük yatırımlara girişemezler. Bu yüzden binlerce, belki de milyonlarca insan kendi ülkelerindeki baskıcı ve despot yönetimlerinden, krallarından, devlet başkanlarından, önyargılı, hoyrat ve hoşgörüsüz toplumlarından kaçarak Amerika’ya yerleşmişlerdir. Kendi baskıcı toplumlarının dışlayan ve ötekileştiren insanlarının sebep olduğu baskılar yüzünden birçok etkili ve üstün yetenekli insan kendi ülkelerinde veremedikleri eserlerini ABD’de vermişler, Amerika’nın refahına ve gelişmişliğine çok büyük katkılarda bulunmuşlardır.
Yeni dünya düzeni ve ticarette globalleşme trendi dünya çapında büyük ve azman Amerikan şirketlerinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Amerikan şirketlerinin insan yaratıcılığı ile açılan ufukları, daha çok kapital biriktirme eğilimi, serbestlik ve özgürlük ortamı ile bir araya geldiğinde parasal güçlenmeye dayanan kapitalizmi daha da güçlendirmiştir. Güçlenen kapitalizm ise tarihte görülmemiş şekilde büyük şirketlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Exxon Mobil, Apple gibi dünyaca ünlü büyük Amerikan şirketleri o kadar büyümüştür ki, onbinlerce insanının çalıştığı, bütçeleri ve ekonomik büyüklükleri ile birçok ülkeden bile daha çok katma değer üreten devasa organizmalara dönüşmüşlerdir. Kapitalizmin güçlenmesi sonucunda Amerika süper bir güç haline gelirken, soğuk savaş döneminin bitmesi ve ekonomik korumacılığın azalması sonucunda güçlü Amerikan şirketlerinin tüm dünyaya yayılma eğilimine girmesi sonunda globalleşme olgusu doğmuştur. Yani, şirketlerin önünde artık hedef kitle ve pazar payı olarak sadece kendi ülkeleri ve kendi ülke vatandaşları değil, tüm dünya ülkeleri ve tüm dünya vatandaşları hedef pazar olarak ortaya çıkmıştır. Şirketlerin kazandıkları büyük miktardaki para ise daha çok para ve daha büyük gücü doğurmuştur. Daha çok zenginlik de daha çok askeri güçlenmeyi doğurmuştur. Daha çok askeri güçlenme de, tüm dünyayı domine ederek kontrol altına almaya çalışan Amerikan hegamonyasını meydana getirmiştir. Soğuk savaş yıllarından sonra Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra tek siyasi kutuplu dünyada tek süper güç durumunda kalan ABD dünyanın jandarmalığına soyunmuştur. Artık, soğuk savaş yıllarında olduğu gibi denge politikası takip etmek yerine, tüm dünya düzenini kendi çıkarlarına göre belirlemeye, belli devletlerin yönetimlerini değiştirmek için o ülkelerde karışıklık çıkarmaya başlamıştır.
Her ne kadar Amerikan kapitalizmi ülkeye ekonomik zenginlik, insanlarına refah getirse de, uygulamada büyük eksiklikleri vardır. Amerika’da ekonomik çıkar ve gelir üstüne kurulu aç gözlü bir kapitalizm uygulanmaktadır. Çoğu zaman bireyler ve çalışanlar bu kapitalizmin pençeleri arasında kurban edilmektedir. Amerika devleti ekonomik zenginliğinin yanında, sosyal bir devlet değildir. Amerika’da “her koyunun kendi bacağından asıldığı” bir düzen vardır. Sosyal güvenlik birikimleri ve sağlık tedavi masrafları dahi, Amerikan vatandaşlarının kendi sorumluluğu altındadır. Bir araştırmaya göre, dünyada en çok evsiz sayısının olduğu ülkelerden birisi ABD’dir. Kapitalizm devlet ve ülke kalkınmasında gelişmenin motorudur. Demokrasi, bireysel hak ve özgürlükler ile bir araya geldiğinde dünya üzerinde kurulmuş en iyi yönetim sistemi gibi görünmektedir. Ancak yine de bu avantajlarına rağmen Amerikan devlet sistemi mükemmellikten uzak olup, aksayan yanları vardır. Özellikle insanlardaki hak ve adalet duygusunun korunamaması durumunda, bireyleri, büyük ve zengin şirketlerin, patronların ve güçlü lobileri olan petrol ve silah şirketlerinin, amaçlarını elde edebilmelerinin bir parçası, kölelerihaline dönüştürdüğü mevcut ortam kapitalizmin sonunu getirebilir. Bizim ülkemizde herkesin bildiği bir söz vardır; “Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar. Kapitalizmden oluşan refahın adil olarak bölüşülmediği, şirketlerin ve patronların oluşan karları ve kazanımları çalışanları ve halk ile bölüşmediği, zengin bir azınlık kesimin hep daha zengin olduğu, geniş halk yığınlarının ise gün geçtikçe fakirleştiği bir ortamın sürdürülebilirliği yoktur. Bir gün beklenmedik bir şekilde insanlarda bir itaatsizlik, haksız düzene karşı bir başkaldırı ve isyan başlayabilir. Ben Amerika’da büyük şirketlerin ve kapitalizmin yerle bir edileceği tersine bir halk devrimi bekliyorum. Ve bu tersine devrimin nerede duracağı asla tahmin edilemez. Jack Ma’nın endüstri 4.0 devrimi için dediği gibi, “teknolojik ve ekonomik gelişmede bireyler ve insanlar ihmal edilirse, bu teknolojiyi ve tüm ekonomik kazanımları yok edecek tersine bir devrime yol açabilir.”
Bir yanda alabildiğine kapitalist, liberal, diğer yanda ise sosyal ve adil bir devlet düzeninin nasıl olması gerektiği konusunda Almanya'dan alınacak binlerce dersler vardır. Almanya'da insanlar devletine güvenirler. İşsiz kaldıklarında 8-10 ay değil, işsiz kaldıkları sürece evini geçindirebilecek minimum miktarda işsizlik maaşı alırlar. Almanya'da annelik, babalık, evlilik, hastalık veya sakatlık gibi durumlarda devletin şefkat elini gösteren cömertliği de had safhadadır. Alman vatandaşlarının oldukça yüksek sosyal hakları vardır. Almanya, sahip olduğu üretim gücü, verimlilik, ürettiği ürünlerde sağlamlık, kalite ile tüm dünya üstünde bir marka haline gelmiştir. Almanya, global dünyada katma değeri çok yüksek ürünlerin üretildiği dünya çapındaki büyük şirketleri ile en kapitalist ülkelerden birisidir. Ayrıca, refah seviyesi sıralamasında da, dünyanın en müreffeh ülkelerinden biridir. Şaşırtıcı bir şekilde Almanya vatandaşlarına ve çalışan kesime sağladığı imkanlar ve yaptığı sosyal yardımları ile belki de dünyadaki en sosyalist ülkedir. Yani Almanya devletinde hayatın her yönündeki denge göze çarpar. Gelişmenin motoru olan kapitalizm ile devletin şefkat yönünü gösteren sosyal yardımlar, insanlar arasındaki eşitlikçi politika anlayışı ve sosyalizmi bir araya getirip dengeye oturtmuştur.
Ülke olarak bizler de serbest liberal ekonominin bir sonucu olan kapitalizm sistemini uygulamaktayız. Kalkınma, ilerleme ve muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkabilmek için bizler de global liberal ekonomik düzeni benimsemiş bir ülkeyiz. Ancak, Türkiye olarak Amerika ve Almanya gibi kapitalist ülkelerden farklı olarak yalnızca insan açgözlülüğünü esas alan vahşi kapitalizmi uygulamaktayız. Kapitalizmi frenleyebilecek, regüle edip kurallara uymasını sağlayacak adil, güvenilir ve şeffaf bir adalet sistemini kuramadığımız gibi, insanların en az sömürüleceği, sınıf farkının insanın gözüne sokulurcasına bariz olmadığı, insanların kendilerini sistemin içinde köle gibi hissetmeyeceği, vergi yükünün hakça bölüşüldüğü sosyal devlet yapısını maalesef kuramadık. Üstelik millet olarak serbest düşünce, özgürlük, hoşgörü ve fikir hürriyeti ayakları ise tüm tarihimizde olduğu gibi yine eksiktir. Çünkü bizler toplum olarak bu erdemlerden ziyade güce biat etme kültürümüz olduğu için, muasır medeniyet seviyesini yakalamanın tek yolu olan insan yaratıcılığı, üretkenliği ve bunların itici gücü olan sanat ve bilim maalesef toplumumuz içinde hiçbir zaman yeşermeye imkan bulamamıştır.  Aradan çıkan ayrık otu gibi filizlenen birkaç değerli insan ve onlar ve girişimleri, toplumdaki otoriteler tarafından veya kıskanç gözlülerin ellerinde hoyratça yolunarak kökünden koparılmıştır.
Ayrıca, Amerika’nın takdir edilmesi gereken gelişmesinin motoru olan bireysel özgürlükler, hukuk sistemi ve liberal ekonomisinin yanında, lobiciliğe ve güç dengelerine dayalı siyasal sistemi sosyal patlamalara ve her an kırılmaya hazır fay hatlarını barındırmaktadır. Zengini daha zengin, fakiri ise daha fakir yapan mevcut sistemin kırılganlığı şüphe götürmez bir gerçektir. Mevcut durumda ABD’nin siyasi sistemi güçlü lobiler ile zengin şirketlerin güdümü altındadır. Amerikan siyasi sistemi, seçimleri finanse etmek için siyasilerin seçim kampanyaları için bağış toplamasına dayalı olduğundan , siyasi kampanyaların en güçlü bağışçıları da, güçlü lobi grupları ve zengin şirketler olmaktadır. Bu durum ise halk yığınları yerine, tamamen zengin ve nüfuzlu azınlığın isteğinin siyasete ve politikaya yansımasına neden olmaktadır. Bu siyasi düzen, zengin ve seçkinci bir grubun daha zengin ve daha güçlü olmasına neden olurken, halkın isteklerinin tamamen göz ardı edilmesine yol açmaktadır. Bu durum sonsuza kadar sürdürülemez olup, sosyal patlamalara kapı aralayabilecek kırılganlık getirmektedir. Diğer yandan mevcut siyasi düzende Amerikan halkı hiç istemese de, güçlü ve zengin şirketlerin lobiciliğinden dolayı bütün dünyada nefret uyandıran yayılmacılık ve İsrail politikası on yıllardır sürdürülebilmektedir. Bütün bu risklere ve zayıflıklarına rağmen, Amerikanın şansına, dünyanın geri kalan tüm ülkelerinin beceriksizliği yüzünden güvenilir bir para sistemi oluşturulamamıştır. ABD dolarının dünya üstündeki egemenliği adeta tüm ülkeler tarafından kabul edilmiştir. ABD dolarının dünya üzerindeki bu hegemonyası sayesinde zengin lobi şirketlerinin kontrolündeki Amerika siyaseti ve askeri gücü tüm dünyayı domine etmeye devam edebilmektedir. Çünkü tüm bu askeri ve ekonomik hegemonyanın temelinde ABD doları vardır. Bunun sebebi ABD dolarının matbaasının Amerika’da bulunmasıdır. Karşılıksız dolar basma imkanı sayesinde Amerika ekonomik, askeri ve siyasi bir imparatorluğa dönüşmüştür. Bu muazzam ekonomik ve askeri güç sayesinde her iki dünya savaşının neticesi Amerika’nın müttefikleri lehine olmuştur. Ancak ikinci dünya savaşı sonrasında  ve soğuk savaş yıllarında Amerika ekonomik ve askeri olarak büyümeye devam etmiş, neredeyse tüm dünyayı domine eden bir post modern imparatorluğa dönüşmüştür. Amerikanın kapitalizm ihraç ettiği Çin gibi, Avrupa ülkeleri gibi devletlerin tuttukları yüksek oranda Amerikan doları rezervleri sayesinde ABD istediği kadar dolar basabilme imkanına kavuşmuştur. İşte bu muazzam imkan sayesinde Amerika ordusu korkunç büyüklükteki askeri bir güce dönüşmüştür. Rusya, Çin gibi ülkeler mevcut ekonomik sisteminin ve karşılıksız dolar basma imkanının yarattığı azman büyüklükteki Amerikan ordusunun tüm dünya barışını nasıl tehdit eder hale geldiğini yeni yeni fark etmeye başlamışlardır. Bu yüzden dünyanın en büyük ekonomilerinden ve ABD doları rezervi olan ülkelerinden birisi olan Çin, Rusya, gibi ülkeler ve Avrupa Birliği artık bu canavarı kısmen kendi yarattıklarının farkına varmışlardır. Çünkü, ne kadar döviz rezervi tutup ticari anlaşmaları dolar ile yaparlarsa, ABD’nin askeri ve ekonomik olarak büyümesine katkı sağlıyor olduklarının farkına vardılar. Bu yazıyı yazdığım günlerde ABD’nin başkanı olan Donald Trump’ın ülkemiz aleyhindeki beyanatları ve ülkemiz aleyhine verdiği kararlar yüzünden $ ve ₺ paritesi zembereğinden boşalmış durumda. Dolar son iki yılda neredeyse iki katından fazla değer kazanırken, bizde her geçen gün fakirleşiyoruz. Ülkemiz insanları ve yönetimimiz, boynumuza dolanmış bir deli gömleği haline gelen dolar kuru etkisinden nasıl kurtulabileceğimizin hesaplarını yapmaya başladık. Halbuki Trump, aynı oyunu daha önce Meksika, Çin, Rusya ve İran için de oynamıştı. Aslında Trump’ın Türkiye’ye karşı açıkladığı yaptırımların etkisiyle hızla sarsılan Türkiye ekonomisi ve TL nin dramını izlerken, dünya devletleri de yeni yeni dolarizasyonun gücünün ve kötülüğünün farkına varmaktadır. Anladığım kadarıyla, şimdilerde yüksek sesle dile getirilmese de, ülkemiz gibi, Çin, Rusya, İran gibi ülkeler de bu dolar gömleğinden kurtulmanın çarelerini düşünmeye başladılar bile. Bu durum hiç şüphesiz modern çağın İmparatorluğu olan Amerikanın çöküşünü hızlandıracak bir gelişmedir.
Yin Yang bize; hiçbir şeyin sonsuza kadar büyümeye devam edemeyeceğini, büyüme ve güçlenmenin olması için zayıflama ve parçalanmanın kaçınılmaz bir yaşam döngüsü olduğunu öğretir. Yin Yang olgusunu hayatın her alanında olduğu gibi devletler ve imparatorlukların doğup büyümesi, güçlenmesi, daha sonra da zayıflayıp dağılması döngüsünde kolayca görebilirsiniz. Amerikan İmparatorluğunun sonunu getirecek olan şey; dolarizasyon baskısından kurtulan dünyanın tetikleyebileceği dolar enflasyonu ve mali krizin Amerikan halkına sirayet etmesi sonucu büyük bir ekonomik buhran çıkması ile başlayabilir. Elitlerin kontrolündeki mevcut kırılgan yapı ABD’nin yumuşak karnıdır. Jack Ma’nın endüstri 4.0 için söylediği gibi, Amerikada yaşanabilecek büyük bir ekonomik kriz ve sosyal adaletsizliğin artması sonun başlangıcı olabilir. Tüm zenginler ile seçkinlere karşı başlayacak bir halk hareketi, halk yerine zengin ve güçlü elitist bir lobinin hizmetçisi haline gelmiş politik sistemi ve onun tüm ayrıcalıklarını yerle bir edebilir. Yani, mevcut Amerikan siyasi sisteminin belirleyicisi olan elit zümresini yok edecek bir tersine devrim hareketi yaşanabilir. Ben, doların güç kaybederek çöküşünün Amerikan zenginliğini yok edeceğini, halka sirayet eden geniş çaplı bir ekonomik krizin de bir avuç zenginin elit kesimin ve güçlü lobilerin kontrolünde olan siyasi sistemi yerle bir edecek bir halk devrimini tetikleyebileceğini düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bumerang - Yazarkafe